Ceza hukuku bakımından temel kavramların iyi bir şekilde anlaşılması, bilinmesi gerekmektedir. Zira ceza kanunlarının bilinmemesinin mazeret sayılmayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla bir suçun oluşması için oluşması gereken hususlar, fiiller ile amacın etkili bir biçimde ortaya koyulması ile kişi hak etmediği yaptırımlardan kurtulabilecek ya da karşılaştığı mağduriyete neden olan kişi ya da kişilere bir yaptırım uygulanmasını sağlayabilecektir.
Türk Ceza Kanunu’na göre ceza kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Bu nedenle söz konusu hususları ihlal edenlerin ıslahı önem arz etmektedir. Fakat ceza hukukunun uygulanmasında genel geçer bir takım ilkeler söz konusudur. Bunlardan ilki suçta ve cezada kanunilik ilkesidir. Bu ilkeye Türk Ceza Kanunu’nda şöyle düzenlenmiştir: “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
Diğer bir ilke ise Türk Ceza Kanunu’nda şu şekilde düzenlenmiştir: “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” Geriye yürümeme ile lehe olan normun uygulanması ilkesi, ceza hukukunun zaman bakımından uygulanması hususundaki temel ilkelerdir.
GENEL OLARAK CEZA HUKUKU
Ceza hukukunda genel olarak suçlar ve yaptırımları incelenmektedir. Suçun işlenmesinden cezanın infaz edilmesine kadar geçen süreç hassas bir süreçtir. Türk Ceza Kanunu’nda birçok suç düzenlenmiştir. Bu suçların başlıkları örnek olarak şu şekildedir;
- Hayata Karşı Suçlar (Kasten Öldürme Suçu gibi)
- Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar (Kasten Yaralama Suçu gibi)
- Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar (Cinsel Saldırı Suçu, Çocukların Cinsel İstismarı Suçu gibi)
- Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar (Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu gibi)
- Adliyeye Karşı Suçlar (İftira Suçu gibi)
- Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar (Zimmet Suçu, İrtikap Suçu, Rüşvet Suçu gibi)
Yukarıda sayılan suçlar kasten işlenebilen suçlar olduğu gibi, bazı suçlar taksirle de (dikkatsizlik, özensizlik) işlenebilir. Ceza hukuku bakımından suçların oluşabilmesi için kanuni unsurların varlığı gerekmektedir. Örneğin mala zarar verme suçu kanunda düzenlenmişse de bu suç, taksirle işlenemez. Dolayısıyla başkasının malına istemeden zarar veren kişi, ceza hukuku bakımından suçlu olmayacaktır.
Görüldüğü üzere ceza hukuku bakımından çok ince ayrıntılar ile sonuçlar değişebilmektedir. Suç şüphesi altında olan bir kişi suçlu olmadığını ya da talep edilen cezayı haketmediğini düşünüyorsa veya kendisine karşı bir suç işlendiğini düşünen bir birey mağdur olduğunu düşünüyorsa, düşüncesini etkili bir biçimde ortaya koymalıdır. Örnek olarak şikâyete tabi suçlarda şikâyet süresi suçun ve suçlunun öğrenilmesinden itibaren altı aydır. Mağdur olan kişi bu süreden sonra talepte bulunsa dahi talebi ciddiye alınmayacaktır.
Bu bağlamda ceza hukuku bakımından hakların ileri sürülmesine, zamanın gözetilmesinde, isnatların gösterilmesinde, fiilin niteliğinin ortaya koyulmasında profesyonel bir yardım ile hareket edilmesi hayatidir. Bu noktada aşağıdaki başlığın iyi anlaşılması gerekmektedir.
CEZA SORUMLULUĞU ŞAHSİDİR
Öte yandan ceza sorumluluğu şahsidir. Hiç kimse, bir başkasının işlemiş olduğu fiil nedeniyle sorumlu tutulamaz. Ceza hukuku bakımından temel kavramlardan kast, failin fiili ve sonuçlarını bilerek ve isteyerek yerine getirmesini ifade eder. Doğrudan kast bilme ve istemenin tam olarak sağlanması şeklinde ortaya çıkarken olası kast “olursa olsun” şeklinde de açıklanabilecektir. Görüldüğü üzere doğrudan kastta failin amacı direk olarak eylemi işleme üzerinedir. Olası kastta ise suçun gerçekleşebileceği öngörüldüğü halde fiile devam edilmektedir.
Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılmasıdır. Bu bağlamda, fiilin neticesi hiç öngörülmemiş, sonuç hiç istenmemişse ortada basit taksirden, fiilin neticesi öngörülmesine rağmen istenmemiş, “nasılsa bir şey olmaz” iradesi ile fiile devam edilmişse bilinçli taksirden söz edilecektir.
Olası kast ile işlenen suçun yaptırımı doğrudan kasta göre; basit taksirle işlenen suçun yaptırımı ise bilinçli taksire göre daha hafif olacaktır.
Kanunun hükmü ve amirin emri, meşru savunma ve zorunluluk hali, hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası, cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit, haksız tahrik, hata, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır dilsizlik, geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma gibi etkenler, Türk Ceza Kanunu’nda ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan sebeplerdir.
Suç karşılığında uygulanan yaptırımlar hapis cezası ile adli para cezasıdır. Cezanın belirlenmesi süreci, Türk Ceza Kanunu uyarınca şu şekildedir; Hakim, suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.